31 Ekim 2017 Salı

GÜZEL KAYBETTİK.... KİTAP YORUMUM




  Sıcak sıcak bir merhaba diyeyim..

                  Yalnız umutsuz bir kitap içinden çıkıp güzel bir şeyler yazmak zor.. GÜZEL KAYBETTİK kitabını hazır bitirdiğim bir günde sıcağı sıcağına hemen kısacık yorum atayım dedim.. Çok okunanlar listesinde hala yerini koruyor.Zaten bende o nedenle merak edip aldım..


                 Öncelikle yazarımızın kalemine sağlık güzel bir roman olmuş.Sonu beni şaşırttı. Tarz olarak biraz AHMET BATMAN'a benzettim. Hikaye olarak devamlı hayatta darbeler yemiş, adından da anlaşılacağı üzere hiçbir baltaya sap olamamış mehmet'in hikayesi. Çok acı bir hayat yaşamış hatta ve hatta sevdiğini bile alamamış, birazda cinsellik kısmı hariç ıssız adam havası buldum..

                 Kalın olmayan bir kitap ama yinede kelimeler o kadar anlamlı ve o kadar hayatın içinden ki hepimizin kendimizi bulabileceği bir hikaye anlatımı var.. Ben 5 üzerinden 4 veririm. Okuyan varsa içinizde yorum bırakırsanız sevinirim..


Hoşça kalın,Takipte kalın...



'' Bak oğlum. Sana bugüne kadar öğrettiğimiz,senden yapmanı istediğimiz,düşünmeni,hissetmeni istediğimiz ne varsa unut.Senden beklediğimiz ne varsa başkalarından öğrendik biz..Gerçekliğini sınamaktan korktuğumuz meçhul doğruları ezberlettik sana.Başkalarının çizdiği yollarda yürüdüğümüz yetmezmiş gibi seni de aynı yola çektik.
Seni bütün dünyaya benzettik.''



                 

29 Ekim 2017 Pazar

29 EKİM..





             Öncelikle hepimizin 29 Ekim CUMHURİYET BAYRAMINI en içten dileklerimle kutlarım..

            Bugün burada sayfalarca CUMHURİYET'İ anlatacak değilim. Kısa ve öz olarak yazmak istediklerim. Özgürlük,demokrasi,kardeşlik,laiklik =CUMHURİYET demek. Eğer ki bunları adın gibi ne olduğunu biliyorsan,değerinin paha biçilmez olduğunu düşünüyorsan zaten CUMHURİYET'E sahip çıkarsın.. Ama eğer bilmiyorsan lütfen ön yargılı davranmadan açıp tek tek oku.. Anlamaya çalış.En azından araştır.. Araştırmadan,okumadan at gözlükleriyle yargılama..

           Zaten before,after diyorlar ya öncesi ve sonrasına işte cumhuriyet öncesi ve sonrasına bakarsan. Ne kadar fırsat eşitliği,insanca yaşama olduğunu,birliği ve beraberliği içinde barındıran bir yönetim sistemi olduğunu anlarsın...


           94.yılını kutladığımız Cumhuriyetimizin umarım geç olmadan değerini hep birlikte yeniden anlarız ve sahip çıkarız.. Yoksa bize armağan edilen özgürlüğümüzü,eşitliğimizi,insanca yaşama hakkımızı elimizden alınacağına adım gibi eminim.Ülkemizi düşmandan kurtaran başta ATATÜRK olmak üzere tüm silah arkadaşlarına ve adını bile bilmediğimiz bir çok ölen şehitlerimizin ruhu şad olsun.. Nurlar içinde uyusunlar.. Hepimizin bayramı kutlu,mutlu ve daima payidar olsun.. NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE!!!

Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!


Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927







         

25 Ekim 2017 Çarşamba

KURALLAR KİTABI YORUMU

Hemennn sıcağı sıcağına bitirmiş olduğum kitaptan söz edip kaçacağım J)))

            Belki bir çoğunuz okumuşta olabilirsiniz. KURALLAR KİTABI  Allah’ım ne güzel kitaptır öyle giderken şimdi 2.sini de alacağım. İçinde 300 adet kural bulunmakta ve hayata dair yön verecek o kadar seçme kurallar ki. Hangi birini uygulasam diye kafanız karışıyor.. size birkaç tanesini yazmak istiyorum. Benden 5 üzerinden 4 veriyorum. Tam başucu kitabı.. Arada tak bir sayfa çevir okuluk..

KURAL 296 :
‘’ ANNE ELİ DEĞMİŞ GİBİ ‘’ der, ballandıra ballandıra anlatırız ya hani.. Eline anne eli değmemiş insanlar var.Fazla abartmayalım…

KURAL  89 :
Kendi içindeki boşluğu doldurmadan başkalarının boşluklarına yama olma..

KURAL  91:
Bazı insanların işleri güçleri çay kaşığı gibi ortalığı karıştırmaktır. Öyleyse çayı şekersiz iç ve onları sap gibi ortada bırak!!

KURAL 300:
Eğer birinden intikam almak istiyorsan, onu umursama..Çünkü insanlar yok sayıldıkça yok olmaya başlarlar…

                                    Bunlar en beğendiklerim aslında hemen hemen hepsini beğendim.. Bilmem içinizde okuyanlar varsa en beğendiklerinizi yorum olarak yazarsanız sevinirim..


Hoşça kalın..Takipte kalın.. 


Yeni Nesil Kahveciler #Stolk bomba yaa

24 Ekim 2017 Salı

AYRILIK ZOR AYRILIK

Ayrılıklar..

      Hayatta belki de en acı veren duygusal acı ayrılıklar sanırım..

                          İlk ayrılığım hayatımın ilk aşkından oldu.. Babam bırakıp gitti beni bu sanal dünyada .. Daha 4 yaşındaydım. Onunla olan anılarımı hayal meyal hatırlıyorum. Sinirlendiğimde odasına kapanıp saçımı kestiğimi onun da beni alıp saçımı sıfıra vurdurduğunu,Gülhane parkındaki tavus kuşunun beni kovaladığında pardesüsünün içine saklanmamı,İSTANBUL’da camii camii gezmemizi, ara ara başka hikayeler.. Ne kadar az dimi.. Babama toz kondurmazdım. Hayatta laf söyletmezdim. Anneme dahi. Sonra büyüdükçe anladım ki.. O kadar durumumuz iyi olmasına rağmen zevki ve sefası için 2 kere iflas etmiş ve benim doğumumdaki bilekliğimi diğer çocukları için 1 haftalık kurtuluşu olarak gören adamın gerçek yüzünü görünce ayrılığımızın acısı daha da hafifledi..
                     İkinci büyük ayrılığım Abimle oldu.. O beni çok içten yaraladı..Aylarca kendime gelemedim.. İlk aklı başımda yakınımı kaybetmemdi.. Hergün dualar etmeler.. Hergün gözyaşı dökmeler.. Hergün oturup onun eline geçmeyecek mektuplar yazmalar. ( ki hala saklarım ) O kadar acı tatlı anılarımız oldu ki.. Anlatması güç.. Ara ara paylaşıyorum. Ama yine sınavımda ayrılık acısı vardı işte.. Annem için daha zordu evlattı çünkü.. Ardından 2 ay sonra sevdiğim adam askere gitti. O benim her şeyim olmuştu.Babam ,Abim ,sevgilim,eşim,yol arkadaşım,sırdaşım herbirşeyim. Ve 18 ay ayrı olacaktık. Hiç ayrı kalmamıştık ki.. Ve abimin yoğun bakım günlerinde beraber savaşmıştık hastanelerde.Biz çoğu şeyle beraber savaşmıştık. Ama umutlarımız vardı. Evlenecektik ve ayrılışımızın sonunda bizi mutluluk bekliyordu.. Mesajlarında ( senin olduğun eve gelmek istiyorum iko ) diye dileklerde bulunurdu onlar gerçek olacaktı.. O yüzden bu engeli ortadan kaldırmak için bu ayrılık ve sabır gerekliydi.. Dualarla,ağlayışlarla,sarılmalarla onu da gönderdim..Her gün telefonla konuşmalar,hergün mektup yazmalarla yokluğunu hafifletmeye çalıştık. Aydın’a asker olarak düşünce nasıl sevindik anlatmak güç.. Amcası aydında oturuyordu.. Bir hafta sonu onu ziyarete gittim.. Evci çıktı. Beraber kuşadasını gezdik dolaştık. Özlem giderdik.hasret giderdik. Ama yine ben İSTANBUL’A dönmek zorundaydım o da askeriyeye..Otogardaki sarılmamızı hiç unutamam ayrılmak sanki ölümmüş gibiydi. Otobüse gözyaşları içinde bindim. O ağlıyor, ben ağlıyor.. Koltuğuma oturdum ,otobüs hareket ediyor o durup durup arkasına bakıp gözünü silmeleri hala gözümün önünde.. Çok seviyoruz beeee…
                Derken kavuştuk..Evlendik… Ve bir takım nedenlerden ayrıldık  10 sene sonra.. Boşanmak daha zordu be. 15 senedir hayatında olan bir insanı ve ne zor şartlarda yuva kurmuşsun. Çok kolay olmuyor hayatından çıkarıp atmak.. Beraber gittik boşanmaya.. Anlaşmalıydı her şey.. kızımız bende kalacak.. Haftasonları ona gidecek.. Biz arkadaş kalacaktık. Mübaşir bizim adlarımızı söyledi.. içimden birileri sanki canımı sökmek için başlangıç yapmış gibiydi.. Mahkeme salonuna girdik. O karşı masada ben karşısında.. Arada baktım güçlükle ayakta duruyordu.. Önünde bulunan sandalyeden güç alıyordu.. Ve 5 dk. Tam 5 dk. İçinde tüm 15 senelik emek birden bitti… evet bitti… Kapıdan çıkınca ikimizde farklı taraflara gidecektik başlamadan önce öyle anlaşmıştık. Ben önce çıktım ağlamaya başladım. Arkamdan geldi..Tuttu kolumdan sarıldı o da ağlıyor.. Dedim biz ne yaptık.. Merak etme düzelecek her şey.. Dedim (sen salak mısın boşandık )dedim bitti her şey.. O da ağlıyor sarılıyoruz ayrılmamız bizi şoka sokmuştu.. Rabbim sevenleri ayırmasın.. Allah kimseye yaşatmasın.. Ama işte seviyoruz ya.. Beni facebooktan takip etmeler,hesap sormalar,Sanki gönül bağımız hiç ayrılmadı bizim. Hep yine aşıktık. Sadece bir reklam arası vermişiz gibi,bir es vermişiz gibiydik..
               Hayatımın şuana kadar en önemli ayrılığı annemin ölümü oldu.. Herşey güzeldi…Ta kii kalbine anjiyö yapılmasını öğrenene kadar.. Hayatım boyunca kendimi annemi mutlu görmek için çabaladım.. Çok küçükken den beri hayatını acılar içinde yaşayan annemi mutlu görmek için çabalamak benim en büyük amaçlarımdan biriydi.. Üvey anneyle yetişmiş, zorla ay hali bile olmadan 11 yaşında 30 yaşında adamla evlendirilmiş. Bıçaklanarak gerdeğe sokulmuş.. Küçüklüğü okula gitmek yerine abi dayakları,üvey anne dayakları ile geçip daha ilkokul diploması bile alamadan okula aç yaşamış benim annem. Sonra kocası veremden ölünce ilk ablama bakamamış onu babaanesine diğer elinde kalan diğer abimi de evlatlık vermek zorunda kalmış.. Ankara’da hizmetçilik yaptığı sıralarda dedem gelip hep maaşını alırmış..Okuma yazmayı hanımının çocuğuna bakarak öğrenmiş. Annemin başlangıç hayatı böyle daha yazarım ama sonra anlatırken için sıkışıyor.. Daha bir çok şey yaşamış birgün ayrıntılı anlatırım. Hayatımda tanımış olabileceğim En adam gibi kadındır benim annem.. Çocuklarını kimselere muhtaç etmeden bugünlere getiren.Hiçbir zaman kendi mutluluğunu düşünmeyen önce çocuklarım diyen bir ANA. Şimdi bakıyorum da çocuğunu düşünmeden kendi bilmemnesinin derdine düşenler var. Bunları ben ana olarak kabul etmiyorum..Zaten ne kadar analık yaparsan o kadarını o çocuk el içine karışınca görecek..
            İşte Annemin gidişi bana en çok koyanı oldu.. Evde hergün onun ayak seslerini duydum.. Her gün mutfakta yemek yaparken sanki yanımdaymış gibi dönüp böylemi yapmam gerek diye konuştum.. Hele onu morgda bırakıp ta eve geldiğim gece sabaha kadar uyuyamadım.Düşünsenize anneniz morgda ve o yeni doğan günde toprağa vereceksiniz. Sabah ezanı okunduğunda hani ölüyü duyurmak cenazesini söylemek için  sela okunur ya Acaba kim öldü dersiniz  bu sefer annem ya benim canım annemin adı okundu.. içimde kopan fırtınaları anlatmak çok güç.. İçimi resmen deştiler.. Allah’ım bana güç ver diye diye..Ayakta durmaya çalıştım.. Kızım var benim.Annem beni böyle yetiştirmedi valla kızar dedim. Zaten en kötüsü onu morgdan çıkarıpta yüzünü gördüğümde oldu..Melek ya uyuyordu.. Dokundum. Alnını öptüm.. söz verdim ona.. Kızıma iyi bakacağım..çünkü onun değerlisi taunaydı.. Ayaklarımın üstüne sağlam basacağım dedim. Ve bayılmışım. Kalamadım yıkamaya anamı.. Kalbim daha yetmedi.. İşte zor du be .. Çok zordu.. Ayrılık ..Yaman ayrılık.. Ama yine beni bu buhrandan çocuğumun babası kurtardı..Seviyorduk birbirimizi. Zorla bir araya gelmedik ki.. Bizim bir kızımız vardı.. Bende babasız büyüdüm. Ne zorluklar gördüm. Ki kocamı çok seviyorum,o da beni seviyorken. Gerçi en fazla kızını seviyor o da ayrı J neden tekrar birbirimize şans vermeyelim.

            İçinizi kararttım sanırım. Tekrar özür dilerim ama hayatın acı gerçekleri maalesef..Hayatımda o kadar çok ayrılık yaşamama rağmen alışamadım ,alıştırmasında Rabbim.. O yüzdendir duygusallığım.O yüzdendir küçücük ayrılıklara bile dayanamayıp parçalanışım.. Rabbim kimseyi sevdiklerinden ayırmasın.. Uzun bir yazı oldu.. Buraya kadar okuduğunuz için teşekkür ederim.. He bu arada Ölenlerimin tamamen yok olduğunu düşünmüyorum. Elbette birgün buluşacağımız için rahatlıyor içim.Yoksa kafayı yer insan..

Hoşça kalın.. Takipte kalın..
          




İŞTE SON ÖLMEDEN ÖNCE ÇEKİLEN RESMİN BU KALDI BE ANNEM..:(

21 Ekim 2017 Cumartesi

BİSMİLLAH

                                  Hep (Bugün yeni bir  Gün ) diyerek başlıyorum..Ama hep eski gün oluyor.. Hayatımda bazı olmaması gereken şeyleri değiştirmeye çalışıyorum ama yine aynı şeyleri yapmaya devam ediyorum..

                             En güzel terapi SANANE demek bence.. Ya bırak boşver insanlar ne yaparsa yapsın,ne düşünürse düşünsün. Kimseyi değiştiremezsin.SANANE  sen kendinle ilgilen ,kendine bak...Hayatında yeri olmayan insanları varmış gibi dahil etme..Onların hayaletleriyle uğraşma.. Biliyor musunuz?? insanların arasında görünmez BAĞLAR  vardır.Ve görüşmediğiniz insanlar kafanızı meşgul ediyorsa mutlaka o görüşmediğiniz insan sizi düşündüğü için aranızdaki bağ yüzünden kafanızı meşgul ediyordur. Taaa ki siz o bağı kesip atana kadar.. Koparın o bağları.. atın.. Ne gerek var kafanı meşgul etmeye.. Evet yine yeni bir gün ve detoks'a başlamak içinde en uygun gün..Bu fırsatı değerlendirmek gerek..
                           Hadi bismillah diyerek yeni güne başlayalım o zaman. Gidelim hem evimizi,hem kafamızı,hem ruhumuzu  temizleyelim..Saçma sapan kirlerden.. Unutalım bizi geriye çeken kötü geçmişi , yepyeni bir sayfaya tertemiz bir gelecek yazalım.Ama içi hep umut yeşerten cinsten olsun..Sakın ola geçmişin kırıntılarını halı altına süpürme!!! Yavaş yavaş çöp torbalarına atıp gönder çöplüğe..Oradaki başka çöplerle birleştirip,dönüştürülür yavaşça umut olacak,yeniden kullanılacak güzel anılara..
                     
                        O halde! Hemen şimdi başlayalım..Vakit bizim en kıymetli hazinemiz.Geri döndürülemez,yerine konulamaz bir hazine..Yani her şeyden kıymetli..Neden değersiz,kötü anılarla kirletelim ki!! Zamanımızı en güzeli, olumlu,kıymetli,faydalı düşündüğümüzde gülümseyerek hatırlayacağımız anılarla süsleyelim..

                                                      Hadi o zaman hepimize kolay gelsin...


                                                              BİSMİLLAH

                                                                                 2 yıl önceki defterimden bir sayfa..








18 Ekim 2017 Çarşamba

ÖZLEMMMMM

Herkese güneşli bir içi cıvıl cıvıl bir sabahtan koca bir MERHABA…


                 Eeee görüşmeyeli neler yapıyorsunuz. Ben gene malum geçen hafta gene çok yoğundum..Hatta cumartesi bile çalıştım..

                   Evimi özledim,kızımı özledim,eşimi özledim. Valla en çokta uykuyu özledim.. O yüzden Pazar tüm gün evdeydim markete gidişimi saymazsak. Özlem demişken bugün özlemlerimizi konuşmak istiyorum. Rabbim ne güzel bir his vermiş dimi.. Özlem.. Özlemek. Ahhh ahhh neleri özledim, nelere şükür edecek kadar özlemlerime kavuştum.. Ve en çokta ölen sevdiklerimi özledimL((
                  Sevdiklerimizin değerini yanımızdayken anlamıyoruz. Ne zaman ulaşamıyoruz o zaman ahhh ahh diyoruz.. Bunu en iyi gurbette olanlar,sevdiklerinden ayrı kalanlar ne demek istediğimi iyi anlarlar. Ama işte sadece bu değil ki özlemlerimiz. Belki bir gün memleketten uzakta olup canınız bici bici çekecek ahh diyeceksin benim gibi ADANA ‘da olsam yerdim. Ya da bir bilim kurgu filmine gideceksin Ahhh yavuz abim olsaydı ne beğenirdi diyeceksin. Bu yemeği bence güzel yaptım ama ahhh annem olsaydı tadına bakıp’’ aferin kızım ben demiştim istersen tekeden süt çıkarırsın diye.’’ Diyeceksin.. İçin sızlaya sızlaya yaşadığınız o özlem varya yerini dolduramadığınız insanları hiç beklemediğiniz anda aklınıza getirir. Mesela dün akşam tv8 de bir program var. Hep böyle 8 den geriye nostalji yapar. Eşimle keyifle izleriz. Tam güle oynaya izlediğimiz dakikalarda. Bir anda eski şarkılara geçti.. ünlülerin ilk meşhur oldukları çıkış şarkılarına… Herşey o bir anda oldu.. İBRAHİM TATLISES  AYAĞINDAAA KUNDURAAA YAR GELİR DURAAA DURAAA …. Ahh dedim anacığımın şarkısı… O anda gözüm doldu,burnum kızardı ve malum ağlamaya başladım.. İşte özlem bu… Yanı başımdayken ne kavgalar ederdik. Hep jenerasyon farkını yaşardık. Hep o en iyisini bilirdi. Ben de ben.. Şimdi inanın kimin bildiği hiççç umrumda değil keşke gene kavga etsek.. Gene tartışsak ama yanımda olsa..  Özlem denen o duygu var ya o duygu her şeyi silip unutturur işte.. Anneleri yaşayanlar şanslısınız.. Lütfen elinizden geldiğince annenizi kırmayın. Onu mutlu etmek için elinizden geleni yapın. Hep onlar bilir ya. Doğrusu o olmasa bile annecim haklısın diyin. Bir kerede haklı olmayı değil,huzurlu mutlu olmayı tercih edin. Benim tek tesellim ölünce kavuşacağımı bilmek. Yoksa dayanılmaz bir acı…
                   Özlemmm özlemmm. Abimi de nelerde özlüyorum anlatmak uzun sürer.. Keşke yanımda olsun dediğim anlar çok.. Benim yakışıklı,çılgın,Zeki, karizma abim.. Onu zaman zaman anlattığım doğrudur. Önceki yazılarıma bir göz atın derim tabii eğer merak ediyorsanız. Hepinizin annesinin ellerinden öperim.Onlara en iyi hediye iyi bir evlat olmaktır. Sarılın birbirinize.. Rabbim onları başınızdan eksik etmesin.

Hoşça kalın. Takipte kalın..


8 Ekim 2017 Pazar

KELEBEK VE DALGIÇ



Slmmm.Güzel bir pazar gününden merhaba hepinize..


                          Benim gibi iki kitap birden okuyan var mı? Vardır herhalde.. KELEBEĞİN KADERİ 'Nİ okurken aynı anda da KELEBEK VE DALGIÇ 'I bugün bitirdim. Aslında kalın olanı evde bırakıyorum, ince olanı yanıma alıyorum.Böylece iki kitap birden okuyorum.

                       Hazır bitirmişken hemen yorumunu sizlerle paylaşayım dedim.. Kitap yaşanmış gerçek bir hikayenin alıntısı.. Hatta arka kapağındaki yazıyı size aktaracağım ama beni çok duygulandıran bir kitap oldu..Zaman zaman üzüldüm. zaman zaman gülümsedim.Zaman zaman hayran kaldım ve en önemlisi empati kurunca yazarın yaşadığı bunca sıkıntıya rağmen hayata tutunmak için yaptığı herşey için onu takdir ettim. İnsan ister istemez içinden kocaman bir ŞÜKÜR ediyor. Ve Hayat içerisinde ne kadar saçma şeylere kafa yorduğunu anlıyor. Arada böyle kitaplar okumalı,hatta tv de izlediğimiz haberlerden bile kendine dersler çıkarmalı.. Benim hep söylediğim bir söz vardır. İnsan mutlaka arada gidip bir cenazeye katılmalı.Özellikle zenginler.. Hayata tepeden bakanlar,kibirli insanlar,egoları tavan yapmışlar,hiç ölmeyeceğini sananlar özellikle bir yakınını kaybetmeli.. O zaman insanın bakış açısı nasılda değişiyor.Gerçi ders almayacaksa eşek gene eşektir hesabı diyip konuyu kapatıyorum.

Kitabın konusu biraz SOL AYAĞIM İLE HAYATA ÇEVRİLEN PEDAL  gibi ama inanın onlardan belkide daha beter.. Sizi arka kapak yazısıyla başbaşa bırakıyorum.

Hoşça kalın,Takipte kalın...



Kelebek ve Dalgıç, yaşanmış bir hikâyenin anlatısıdır.Jean-Dominique Bauby, bir beyin kanaması geçirir; yolunda giden hayatı artık bir çıkmaza girmiştir. Onun için hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Artık vücuduyla tek yapabildiği şey, gözkapaklarından birini oynatabilmektir. İnsanlarla iletişim kurmak için kullanabileceği tek yol budur.

Yine de, umut... Hep vardır umut.

İnanmaktan vazgeçmeyen insan birçok şeyi başarabilir. Jean-Dominique Bauby de bu kitabı, sadece göz kapağını oynatarak, alfabedeki yerlerini işaret ettiği harfler sayesinde yazdırmayı başarmıştır. O nedenle bu kitap kısadır ama açacağı kapının önünüze sereceği yol çok uzundur.


























7 Ekim 2017 Cumartesi

ESKİ RESİMLER...




           Günaydın güzel güneşli bir günden...

               Sabah sabah instagramda dolanırken eski okul arkadaşım bir klip paylaşmış ve yolun açık olsun demiş klip sahibini etiketleyip.. Baktım ilkokul arkadaşım.Bende tuana'ya dedim eski okul arkadaşım albüm çıkarmış..

                 İnanmadı eski resimleri çıkardım göstermek için. Derken eski resimleri karıştırırken fark ettim.Ne doğal resimlermiş. Hepimiz nasıl çıktığımızı fark etmeden en doğalından resimler..Günler geçtikçe hepten doğallığımızı yitiriyoruz.Bir resim çekilirken o anı istediğin kadar değiştirip silip yenisini veriyorsun ama inanın bana hiçbir şekilde doğallığı olmuyor.Eski resimlerde 1 kerelik poz hakkın vardı. 36 pozluk alır, sanki çoook fazlaymış gibi her poz bizim için çok önemliydi. Neden tekrarı yok beğenmezsen yanar giderdi. Ama yakmayada kıyamaz bir köşede negatifleri saklardık. Baktım baktım ne kadar çabuk zaman geçmiş. O yıllarda benim için zor olan çocukluğum bitip gitmezken şimdi ise dün gibi yıllar geçmiş üstünden..
                  Annem,abim tanıdığım bir çok insan elimde tuttuğum o resim kağıdına basılı kalmış artık.İnsan yılları devirdikçe anıları yazılı veya görselli kalmadıkça elinde tutacağı hiçbir şey somut olarak elinde kalmıyor. Herşey digital olarak kalsada albüm olarak açıp bakmıyoruz. Eskiden evlere gelen yeni misafirlere albümler gösterilir bu buydu,şu şuydu, şunun kocası öldü bunun ki böyle oldu..A bak bu resmi hatırladın mı o zamanlar sümüklüymüşsün. :)))) gibi gibi denirdi. Hatta erkeklerin her aile albümünde göstermek istemedikleri sünnet fotoları kızlarınsa sümüklü halleri yer alır. Herkes ayy ne kadar kötü aman kapat kapat derler ama bir yandan da gülümseyerek bakar tek tek fotolara.

                 Bence herkes birer eski fotoğraf makinesi alıp aynı bu pozlardan çekilip albüm yapmalı.Yıllar sonra elinde tutarak albüm karıştırmanın keyfi son model cep telefonunda full hd çekilmiş resimlerde yok.


            Hoşça kalın,Takipte kalın..

6 Ekim 2017 Cuma

BİR FARKINDALIK HİKAYESİ

Selam benim bloğumun güzel insanları..

               Nasılız bugün? Umarım keyifler yerindedir. Gerçi gelgitleri olan bir havalarda insanında gelgitleri olsa da boş verin her şeyi bakın keyfinize..Her şeyin başı sağlık bence.. Bu aralar hastayım da L Malum havalar karışık olunca, bir sürü hava değişimi bünye dayanmadı maalesef..

                 Bugün bende hazır sağlıktan bahsetmişken bir zamanlar akıl sağlığımla ilgili konularda yardım aldığım bir insandan bahsetmek istiyorum. Evet hemen önce hikayemi anlatayım sonrasında neler yaşadığımı aldığım yardımı anlatacağım.
                 Eşimden boşanmıştım. İlk günler her şey çok kötüydü. Boşanırken ikimizde çok zorlandık.. O mahkeme odasındaki anlarımızı bir daha yaşatmasın Rabbim. Ama şimdi iyi ki yaşamışım diyorum. Neyse bu ayrı bir yazı konusu bir ara onu da yazacağım konunun çok meraklıları var biliyorum. Her şeyi anlatacağım sırayla.. İşte o ilk günlerde kendimi bu acı durumdan,bu buhrandan kurtulmak için çıkış yolu arıyordum. Geçmişte psikolog deneyimim olmuştu abimden dolayı bana iki kitap önerisi ve günlük yazmamı önerip başından savmıştı. Bende bunu bildiğim için gitmek istemedim.Psikiyatr direkt ilaç yazıp uyuşturuyor diye istemedim. Bende ne yapayım derken yaşam koçu diye bir başlık gördüm internette. Taksim’de bana yakın bir yerde birilerini ararken buldum o değerli insanı.. İnanın bana süper yürekli bir kadın. Aradım randevu aldım. İlk görüşme ücretsizdi hatta benim için 1 seansını bile harcadı.Anlattım,dinledi dinledi. Onun yanında o kadar rahat hissettim ki sanki yıllardır tanışıyorduk. Sanki bir şekilde birbirimize bağlıydık.Ve çok uygun bir ücretle  seanslara başlamaya karar verdim. Haftada 1 görüşme olarak başladık. Ama inanın bana dediği her şeyi yapmış olsaydım hayatım tamamen bambaşka olurdu. Daha önceki yazılarımda belki bahsetmişimdir. Şu an hatırlamıyorum ama, Her gün şükür listesi yapıyordum. Kendime en kısadan en uzun vadeye kadar yapılacaklar listesi yaptırmıştı. Her hafta düzenli olarak sporuma gidiyordum. Durumlar bir ara çok karıştı. İş konuları,aile,eşimle yakınlaşmalarımız. Adamla boşanmışsın ve kızımız ortak olduğu için devamlı görüşüyoruz. Aslında hiç ayrılmamış gibiyiz.Kızımı havalimanına beraber almaya gidiyoruz. Yolda omzuma yatmalar.Yok facebookta bana yorum yapanları kıskanmalar. Bunların eşgalini aldım tek tek hesap soracam demeler… vs vs dediğim gibi hepsini anlatacağım. Bunları işte anlatınca birgün dedi ki ‘’ eğer dedi sizin daha iyi olmanız için bir süreçse belki de 1 yıl sonra bir araya geleceksiniz ‘’dedi. Ve biz 1 yıl dolmadan bir araya geldik. Bana çok şeyler kattı hala daha onun dediği şeyleri hayatıma uygulamaya çalışıyorum. Canım benim kitap yazıyordu taa o zaman ve geçen sene çıkardı kitabını ve öyle güzel işler yapıyor ki insan ona hayran olmaması gibi bir lüksü yok. Bağımlılıkla mücadele işlerine adadı kendini. Zaten uğraşıyordu şimdi ise sivil toplum hareketi olarak gerçekleştiriyor. Madde bağımlılarını iyileştirme süreçleriyle ilgili hem ailelere, hem de hastalara yardım etmeye çalışıyor. O meleğin adı ÇİĞDEM SÖNMEZ.. Kendisinin de özel bir hikayesi var. Ama o da aydınlanmış özel insanlardan biri. Kendisi Mevlana aşığıdır. Çok seviyorum seni ya.. Hele annemin ölümünde telefona sarılıp ‘’ çidoo annem öldü L(( ‘’ diye hastane koridorunda ağlayarak yığıldığımda bütün işini gücünü bırakıp iki gün benle tuanayla ilgilendi. Ondan güç alarak kızıma anlatabildim. Hakkı ödenmez. Ama Rabbim iyi ki hayatıma onu da kattı.

                 İşte böyle herkes yaşam koçu olmuyor. Önüne gelen yaşam koçuyum diye ortalığa atılıyor ama o çok dolaşanlar işi sadece para olarak görenlerden ibaret… O kendini,hayatını bu işe adamış. Hepimizin bir görevi olduğunu düşünüyor. Hepimizin bu dünyada bir amacı olduğuna inanıyor. Farkındalıkları bulmayı ben onunla buldum. Hikayesini internette araştırarak okuyabilirsiniz. Kitabını da aşağı koyacağım ince bir kitap ama etkili belki okumak istersiniz. Sevgiler….





2 Ekim 2017 Pazartesi

MİLATTIR EYLÜL




                   Yıllar yıllar evveldi. Benim EYLÜL ayını milat ilan etmem.

                       

                      Daha önceki yazılarımın birinde anlatacağımı söylemiştim. Abimle zor yıllar geçirdiğimiz bir çok yıl yaşadık. Bunları daha önceleri anlatmıştım. Fakat ne yazık ki 18.09.2000 yılında aramızdan ayrılmasıyla annemle benim hayatımızın akışı değişti.

                      Yeni bir eve taşınıp, Yeni bir hayata merhaba demiştik. Maalesef ki yavuz yılmaz bir kere dünyaya geliyor. Onsuz bir hayatı yaşamayı bırak düşüncesini bile hiç kurmamışken aklımızdan elimizden kayıp gitti.Evden taşındık neden çünkü baktığımız heryer onu hatırlatıyordu. Ki zaten kiraydı ev taşınma kararını vermek zor olmadı.Bu birinci nedenlerimden birisi ..

                      Ve sevgili eşimle bir ara ayrılık yaşadık. Bu olayda çok enteresanlıklar içerir. Bunu başka bir gün anlatacağım. Bilmiyorum tesadüf sandığınız şeylere farklı türden bakarmısınız. Ben irdelerim,sorgularım. Ve eşimle ayrılışımız tekrar biraraya gelişimiz. Araya giren 3.şahıs gibi bir çok konunun yaşanmasının hiçte tesadüf olmadığını hep düşünmüşümdür. Neyse bir araya gelip tekrar evlenmek için karar verdiğimiz zamanda Eylül ayıydı.


                     Sanırım ben Eylül aylarını sonbahara dönüş nedeniyle bir sirkelenme,yeniden yeşerme,yeniden kendini toparlama için bir milat olarak görüyorum. Benim için Aralık'tan ziyade Eylül daha bir başkadır. İşte böyle...

                     Yalnız Ekim ayının başlarında biten Eylül'ü anlatmakta çokta tuhaf oldu.

Hoşça kalın.Takipte kalın...

1 Ekim 2017 Pazar

BİTENLER VE YORUMLAR

Slmmmm millet. Nasılız ? Bir pazarından sonuna gelmişken enerjimizi depoladık mı ?



            Dün bir köşede bitenleri biriktirdiğim bir torbam vardı. Ooo baktım bayağı birikmiş. Bende  paylaşayım o halde dedim. 








yaklaşık 5 adet şampuan bitirmişim gerçi biri eşimin en başta head&shoulders olan. Sanırım hayatından memnun ki devamlı aynısından aldırıyor. BİOBLAS  organicoils 'den pek memnun kalmadım. Ama yinede kullandım. HİMALAYA HERBALS  anti-dandruff olanının 2. alışım. Kızımla severek kullandık. Kızımın saçında kepeği var ama kepeklerini bitirdi diyemeyeceğim. CREİGHTONS markasının coconut&keratin şampuanının sadece kokusu muhteşem bende çokta bir işe yaramadı. Sadece saçta yumuşaklık veriyor.Ama benim saçım normalde de yumuşak.. yves rocher markasının bu kepek için olanını kızıma aldım ama ne kokusu ne kendisi hiçbir işe yaramadı... Bir dahada almam. 

           OGX diye bir markanın sanırım gratisten almıştım. spreyinin artık tarihi geçti ama yazın saçlarda muhteşem işe yarıyor. Hem denizden çıkınca kullan, hem banyo sonrası kullan, hem bakım yapıyor ,hem de yumuşatıp açılmasına yardım ediyor. Şiddetle tavsiye ederim. Avonun naturals serisinin saç bakım durulanmayan kremini kullandım. aslında o da benim saçıma uygun değilmiş ama uçlarına kullandım aslında kokusuna hasta oldum.Saçınız kuru ise tavsiye ederim. 


         GARNİER'ın kullanmış olduğum sanırım 4. arındırıcı temizleme jeli çokta memnunum.Gerçekten cildimi rahatlatıyor ve yağ kontrolünü muhteşem sağlıyor. Şu anda elimde başka bir ürün var o bitsin tekrar dönüş yapacağım. Garnier'ın micellar kusursuz makyaj temizleme suyu karmadan yağlıya dönük olan ciltler için ama ben pek memnun kalmadım. Yine göz makyajımı çok iyi çıkardığını söyleyemem. Bitti ve almayı düşünmüyorum. 

           Gelelim selülit savarlara.. Watson'dan aldığım kendine ait olan firmin cool gel sabah akşam çok düzenli kullandığım söylenemez ilk zamanlar evet kullandım ama son zamanlarda sanırım pek bir numarasını görmedim diye mi bıraktım bilmiyorum. Ama kokusu fena değil. Az selülitiniz varsa alabilirsiniz. Yoksa çok büyük bir gelişme beklemeyin. Yorgun bacak kremi KRAUTERHOF markasının valla benim bacağımı yorgun olduğunda denedim sanki biraz vicks gibi düşünün ağrı kesici niteliğinde dinlendiriyor. Ama tekrar çok yüksek para verip alacağımı sanmıyorum. 

           Vee benim muhteşem birşey dediğim BEPANTHOL body lotion ..Öyle süper ki diyelim çook yandınız ve her yeriniz gerildi yanım yanım yanıyorsunuz. Bunu duştan sonra sürüyorsunuz. Ohhh hemen bir rahatlama,gerilme hissi hafifliyor ve nemlenmiş bir tene kavuşuyorsunuz.Bepanthen olduğu içinde hücre yenileyici özelliği de bulunuyormuş. Bence en beğendiğim 2 senedir de kullandığım bir ürün.Benden tavsiye...Arko nem el kremi benim ennn ennn çok kullandığım ürünlerin başında el kremleri açık ara başı çeker.Neden çünkü ellerimi nemsiz kuru olarak kullanmak benim için zordur. O yüzden el kremleri evde işte çantamda hep yanımdadır. Bu kremi çok beğendim.Ne çok yağlandırıyor,ne de hemen kuruyup gidiyor. Tam kıvamında yumuşacık nemli bir his bırakıyor. Zaten dibine kadar kullandım. Yine aldım. Gene ARKO NEM serisinden başka bir tanesini deniyorum şimdi.  

          Vücut şampuanlarının en sevdiklerimden ve devamlı kullandığımdan. Kaçıncı bitirişim bilmiyorum ama bunun yapısı kokusu muhteşem. DURU PERFUME MYSTERİOUS ORCHİD sanırım orkide kokusu.. Son olarak da bitirdiğim ESSE markasının koyu renkli ojeler için olan asetonu.. Gayet başarılı bence çok iyi çıkarıyor. Tek darbede çözüyor hemen.Tavsiye ederim. 


                    Benim biriktirip kullandığım ürünlerin yorumları bu kadar. İçinizde kullanan memnun kalan yada kalmayan varsa yada tavsiye yorum olarak bırakırsanız sevinirim. 

Hoşça kalın,Takipte kalın...






#EVDEKAL

         Uzun zaman aradan sonra merhabalar.   Umarım hepiniz sağlığınız ve sevdiklerinizin sağlığı iyi durumdadır.  Hepimizinde olduğu ...