Evet yoğun bir haftayı geride bırakarak yeni bir haftaya başladık. Ama ne yapalım Pazartesi Salı derken bir bakıyorsun haftalar geçmiş aylar geçmiş bakın yaz geldi bile...
Yazın gelmesine çok seviniyorum. Her mevsimin kendine has güzellikleri var. Hepsi bana göre olması lazım ama yaz mevsimini ayrıca seviyorum. İnce kıyafetler giymek, pırıl pırıl güneş ışığıyla uyanmak, kuş cıvıltıları, kum, deniz, tatil demek yaz mevsimi. O yüzden ayrıca seviyorum.
Bu zaman aralığında hala ders çalışmalarım devam etmekte bu hafta daha da sıkılaştırdım. Sınavım var. Tüm AÖF 'cilere başarılar dilerim. Bakalım inşallah dersleri veririz. Bugün size iki tane kitap yorumu yapacağım.
1. GREY : Grinin elli tonu serisinin 4. kitap niteliğinde olan ve baş kahramınımız Christian GREY'in iç konuşmalarıyla dolu olan kitap. Bize gerçekten ilk 3 kitapta yaşananları Grey'in gözünden daha bir anlamlı anlatıyor. Grey'i tanımaktan bir mutluluk duydum. Açıkçası 3 seriyi de okudum ve olaylara başka gözle bakabildim. Kabul ediyorum kitap çok detaylıca cinsel içerik ve erotik olsa da aslında bizlere çok güçlü görünmeye çalışan insanların iç dünyalarını anlatan, bize her şeye yüzeysel yargılarla bakmamız gerektiğinin güzel bir anlatımı. Maskelenmiş hayatlar desek yeridir. Ama bu maskelenmiş uçurumun kenarında olan Grey'in Ana ile kurtuluşu. Ana'nın ona boyun eğmeyen karşı çıkan cesur hareketleriyle şaşırması ve o kadar güçlü dominant ne istediğini bilen bir karakterin bir anda şaşkına çevirmesi çok ilgi çekici. Aralındaki ihtiras bence okumaya değer kılıyor. Umarım Grey gibi Ana karakteri içinde yazarımız ayrı bir kitap yazar. Bazen keşke insanların kafalarından geçen düşünceleri, konuşmaları okuyabilseydik dimi belki her şey ya karmaşık olurdu ya da daha net hale gelirdi. Her şey şeffaf olduğunu düşünsenize. Önyargılar yok. Hüküm vermek yok. Dedikodu yok. Böyle düşünüyordur demeler yok. Her şey maskesiz. Bence daha güzel bir dünya olurdu. İyiyi ve kötüyü, masumu ve sinsiyi ayırmak kolay olurdu. Tabii dediklerim imkansız şeyler. Allah iyilerle karşılaştırsın..
2. kitap ise Denizin Dibi : Deniz Seki'nin yazdığı kitap. Gerçekten heyecanla okudum. Bazen üzüldüm,bazen sevindim. Kitaptan çıkardığım bir sürü ders oldu. Deniz Seki'nin bir çok dersler aldığı o kadar belli ki. Bir hapishanede yaşananları o kadar güzel anlatmış ki. Allah kimseyi düşürmesin tabii ki. Özgürlük gibisi yok. Her ne kadar bazı kurallara uymak zorunda olduğumuzu düşünüp tam anlamda özgür hissetmesek te hapishane olayı bambaşka. Buradan Deniz Seki'ye teşekkürler bize yaşadığı acı tecrübeyle ne güzel öğütler sunmuş. Mesela orada yapılan kalan pilavdan yaptıkları sütlaç beni etkileyen anılar arasında. insanoğlu her koşulda kendisi için bir şeyler yapabilir. Yeter ki aklını kullansın. Ve kitaptan çıkarılacak en büyük sonuç ise Rabbimizin verdiği tüm cezalara isyan etmek yerine SABIR etmeyi öğütlüyor. Elimizdeki her şeyin ne kadar önemli olduğunu yaşadığımız ufak tefek saçma sapan dertlerin ne kadar fazla önemsiz olduğunu anlıyorsun. okumaya değer..
Ben işte böyle kitapları, filmleri çok seviyorum. Bana bir şeyler katmalı boşuna vaktimi almamalı. Zaman en kıymetli hazine çünkü boş şeylerle geçirilmeyecek kadar önemli.
Bir arada en sevdiğim filmleri yazacağım. Şimdilik bu kadar. Elimde başka kitap var. Ama bu ara okuyamıyorum. Derslere odaklanmış durumdayım. Sınav haftasını atlatayım. İlerleyen zamanlarda yemek tarifleri de yazacağım. Malum Ramazanda geliyor. İşinize yarar belki :)
Takipte kalın..Hoşça kalın..
