26 Nisan 2016 Salı

NAZAR ETME NE OLUR ,ÇALIŞ SENİN DE OLUR...

Günaydın arkadaşlar
Güzel  bir gün olmasını dilerim.Ayrıca hafta J

İşleyen  demir pas tutmaz demiş Atalarımız. Ne kadar doğru demiş. Açıköğretimin güz döneminin başarısının ardından kendi kendime daha da çok çalışacağım demiştim. Sözümü de tuttum ve karşılığını dün akşam o kadar da canım sıkkınken aldım ki ilaç gibi geldi. Evet ne kadar da zor hem çalışan bayan olup hem evli çocuklu olup da  bir yandan da okumaya çalışmak.

Özetle sabah kalktığınızdan gece yatana kadar çalışıyorsunuz. Bazen isyan ediyorum. Allaha değil ama evde yorulunca evdekilere J) . Gerçi evde eşimde olsun kızım da olsun yardım isteyince ederler. Ama işte ben hep kendim yapacağım illa yardım istemem ya J) bazen istemek gerek her şeye yetişmeye çalışmak insanı yoruyor.

Yani işte böyle notlarım iyi geldi. Darısı finallerime. Tüm üniversiteli arkadaşlarıma başarılar şimdiden. Özellikle hem evli,hem çalışan hem  de anne olan arkadaşlarıma daha bir çok başarı diliyorum. Azmin elinden hiçbir şey kurtulmaz. Benim elimden evvel Allah hele hiç. Annem derdi istersen tekeden süt çıkarırsın diye. Annneeee kızın gene başardı. Çok şükür rabbime…

Hadi kalın sağlıcakla….

Takipte Kalın..Hoşça Kalın..




24 Nisan 2016 Pazar

DÜNYAYA NEDEN GELDİK....

İnsan ne için dünyaya gelir hiç düşündünüz mü?

Ben önceleri neden yaşadığımızı hep sorgulamışımdır. Küçüklüğümden beri de her sorgulamam da bir acı ile yoğrulmuşumdur. Neden yaşadığının cevabını Allah'a sordukça beni cevaba adım adım götürecek sorunlar yaşadım. Karşılaştığın insanlardan tutunda, olaylara kurgulara kadar herşey senin merak ettiğin sorularının cevaplarıyla alakalıdır. Fakat neden se sen o sorunlarla uğraşmaktan önünü göremez hatta neden beni buldu diye hayıflanırsın. Ben de bir zamanlar öyleydim. Kafamda kurduğum sorular merak ettiğim tüm sorular yanıtlarla beraberinde önümde duruyordu. Ben soruları sorup sadece bulmaca gibi gelen cevaplarla ise ilgilenmedim. İnsanoğlu o kadar hazırcı ki sadece önüne sunulanla ilgilenir.

İşte tam da burda Farkındalıklar devreye girer. Kimi insan farkındalık nedir bilmez bile. Kimisi de çoook sonra öğrenir. Şükür etmeyi sadece etmek için ederiz. Ama neden etmemiz gerektiğini gerçekten bildiğimizden değil anladığımızdan değil. Sadece ezberden...

Yıllar önce bende hayatımın bir dönüm noktasında gene bir süreçten geçiyordum. Çok zorluklarda psikoloğa gittim. Fakat bana kitap önerisi yapmaktan öte gitmedi. Kendi dertlerimi sonradan derdi verenle çözmeye çalıştım. İyi ki küçüklüğümde zorluklar görmüşüm. İyiki küçük yaşta büyümek zorunda kalmışım. İyi ki bu aileye yollamış rabbim benim. Eskiden neden neden derdim ama neden diye olan isyanlarım şimdi iyikilere dönüştü. Keşkeleri bıraktım artık. Her dönüm noktası yeni olayları yeni levelleriyle beraberinde geliyor. Hayat gerçekten bir oyun.Sahne oyunu. Acemilikle başlayan tecrübe kazandıkça eğer ders alıp hatalarını kullanmaya geçerek yükselişe geçtiğin gittikçe alkış sayın artan yada azalan bir sahne oyunu.

Bende yine böyle bir dönemeçteyim yine farklı bir konudan sınavım başlıyordu. Bunu atlatabilmek için bu sefer kendi kendime çok çalışacağım dedim. Ve yardım olsun diye bu sefer yaşam koçuna gitmeye karar verdim. Önceki yazılarımda da sıkça bahsetmişimdir gerçi ama anmam gerekiyor burda. Bir el beni yaşam koçu aramaya itti google da . Orada Taksim'de hem de işime yakın bir yerde vardı. Hemen aradım. ÇİĞDEM SÖNMEZ Allahım telefonda bir övdüler bu konuda iyi dediler bende randevu alıp o akşam tanışmaya gittim. Çidomla uzunca bir konuşamadan sonra kafama yattı ve onunda dediği gibi ' Değişimi anca kendini değiştirmekle başarabilirsin dedi ' ve bende kendimi değiştirmeye karar verdim. Bu süreç yaklaşık 2 yılımı aldı. Ama o 1 yıl ben çok bocaladım. Annem vefat etti. Yap dediği herşeyi çoğunlukla yapmadım. Uzak dur dediklerine yapıştım. Bu hareketleri yapma dedi tam tersi yaptım ve ne anladın derseniz. KENDİ KENDİMİ SABOTE etmişim. ve uzunca bir zaman sonra anladım ki. onunla yapmış olduğumuz seanslardan öğrendiğim farkındalıkları fark etme. Şu anda o kadar çok işime yarıyor ki. Anlatamam. Ağzımdan çıkacak söze dikkat etmekten tutunda. Başka insanları yargılamamaya kadar hayatınızda herşeyin önemi var. ve gerçekten başka insanların hayatları sizin hayatınızı o kadar çok değiştiriyor ki. çünkü yorumluyorsunuz ister istemez. o yüzden başta bana yapma dediği hareketleri bıraktım. Ve ne kadar eleştri yaptığım hatta farkında olmadan kınadığım şeyler bile varsa her duamda allahtan af diledim ki. Başıma gelmesin diye. Anladım ki merak ettiğim her sorunun cevabını yaşayarak öğrenmek diye birşey var.

Farkındalıklarımı hep yazarım. bunları not tuttuğum defterim var. Ve ister inanın ister inanmayın. O yazdığınız farkındalıklar iyi yada kötü bir şekilde yorumunuza göre şekil alıyor. Şu ana kadar tüm hayatımı yaşadıklarımı gözden geçirme fırsatı bulduğum her anımda. Hayatıma giren iyi yada kötü anlarımı karşılaştığım insanları analiz ettim. hepsinin benimle bir öğretisi götürüsü olduğu gibi getirisi yani benim İLKNUR olmamda ki yolumda kattığı bir farkındalık vardı. Tüm yaşananlar olmalıydı yaşanmalıydı. Ve kim bilir daha neler göreceğim.

Özetle yaşamımdan geçenlere teşekkürler öğrettikleriyle, Ve şunu unutmayın kimseyi hiçbir zaman tamamen tanıyorum diyemezsiniz. Çünkü tanıdığınız o insan sizden sonra değişmiş olabilir.Yada yaşadıklarıyla hayatının anlamına anlam katarak bir üst levele atlamış olabilir.

Başta sorduğum sorunun yanıtı bu işte. Bana göre yani. İnsanın dünyaya geliş amacı. Kendini fark etmek. Yaşadıklarından aldığı öğütle kendini keşfetmek.

Mevlana DERKİ

Okumayı öğrendim.

Kendime yazıyı öğrettim sonra.

Ve bir süre sonra yazı,kendimi öğretti bana...



 

 

 

 

MOR RENGİN PRENSİ HOŞÇAKAL..

PURPLE RAİN... PURPLE RAİN...


                        1992 yılında ben tam babamı kaybettiğim sene sinemalarda yayınlanan PURPLE RAİN filmini TRT3 de izlediğim yıl tanıdım seni PRİNCE.. Oysaki rahmetli abim seni zaten biliyordu. İlk ve son izlediğim bildiğim kadarıyla tek filmin olan PURPLE RAİN Türkçe karşılığı MOR YAĞMUR  seni MOR rengi ile özdeşleştirmişti.

 Evinde ölü bulundu. Sevdiğim yıldızlar tek tek kayıp ellerimizden giderken bence yerlerine yenisi konmadığını çok önceleri fark ettim. Mesela Whitney Houston, Michael Jackson,Elvis presley gibi sende o eskilerden biriydin işte.. Ne yüzünden öldüğün arkadan nasıl dedikodu yapıldığı inan zerre kadar umrumda değil. Benim hayatımda diğerleri gibi ayrı bir yerin olacak. Filmini seyrettiğimizde abimin unkapanında günlerce purple rain albümü arayışını, Cihangir'de deli çılgın heryeri posterlerle kaplı Karaköy'den aldığı renkli ışıklarla kaplı odasında bildiğin küçük disco dan ibaret odasında son ses baştan sona deli gibi dinlediği dün gibi aklımda. Bende tabii ki dışardan dinlerdim. Ben böyle sevdim.Küçüklüğümden beri yabancı müzik kültürü ile büyüdüm. Yerli dinlediklerim ya SEZEN AKSU yada ZERRİN ÖZER 'di Gerisiyle sonradan tanıştık. Yabancı filmler,yabancı artistler,yabancı şarkılar benim büyürken yol göstericilerim oldu hep. Adana'ya gittiğimde Şuanda Amerika'da yaşayan yeğenim kızardı.Öff neden hep yabancı müzik dinliyorsun diye çekiştirirdi :)) Şimdi Amerikalıların içinde yaşıyor bu da ayrı bir konu. Ben Seviyorum. İnsanları ayırt etmiyorum. Ama İNSANIII.. 

    PRİNCE seni seviyorum. Nasıl öldüğünün bir önemi yok. WHİTNEY ve diğerlerine slmlarımızı sevgilerimizi söyle. Birgün bir yerde buluşmak dileğiyle. Ve bize dinleyeceğimiz çok güzel eserler bıraktın... Allah rahmet eylesin.

Hayatımın önemli yapı taşlarını değiştiren adamlardan biri daha gitti.


12 Nisan 2016 Salı

ABİMLE ANILAR 1

Günaydınnnlarrrrrr

Bugün size sabah aklıma gelip güldüğüm çocukluğuma ait hikayeler anlatacağım.

Rahmetli abim ilginç bir adamdı. Hem yakışıklı,hem zeki bir o kadarda çapkın bir adamdı. Ama bir o kadarda mac gayver gibi bir adamdı J)) nerden ne icat edeceğini,Yaptığı hareketin size ne kazandıracağını düşünseniz bile söylemez yıllar sonra başka bir şey yaparken aklınıza gelir. Aaa bak bak nerden ne düşünmüş dersiniz.

Küçükken evde deneyler yapardı. J)) kaç tane bebeğimi kırıp içini dışına çıkardığını bilmem. Küçüklüğümden beri korku filmi izlerim hiçte korkmam. Tam tersi korku filmleri adrenalin barındırdığı için eğlenceli gelir bana. Özellikle yalnız izlemeye bayılırım ama eşim yanımdayken daha bir eğlenceli olur.
Akşamları evde ikide bir buzdolabının bir yerini düğme yapar üzerine göya basar.( dünya patlayacak annen abin ölecek ) Bir gün dünya patladı ve her ikiside öldü. Ama bu sefer gerçekten öldü be abim. Neyse duygusala bağlamadan anlatayım ağlarım yoksa. Tabii biz orda boğuşuruz niye annemle abimi kurtarmak için düğmeye basmam lazım. J)) şimdi diyeceksiniz ki bunu niçin yapardı. Hayal gücümü geliştirmek için. Akşamları yatardı J)) ben ona masal anlatırdım.Arkadaş normalde ben küçüğüm bana anlatılması lazım değil mi? Yok ben anlatırdım.  Hem de öyle kırmızı başlıklı kız felan değil. Kafandan uydurmalı uzaylı masallar. Öyle hoşuna gitmedimi bir tane daha anlatırsın. Al sana bir tane daha hayal gücü geliştirme oyunu..
İki de bir durduk yere saldırır. Boğuşur durursun. Allahım ne sıkıldığım bir oyundu. Ama şimdi anlıyorum ki başıma kötü bir şey gelirse gerçekten kurtulabilmem için beni geliştirmeye çalıştığını.

Okulun kapısına gelmez ilerde bir yerde durur. Durduk yere peşime takılır. Hiiişşşş seni annene götürcem.Köşede abin bekliyor ben abinin arkadaşıyım. Der ama öyle bir kılığa girerki tanıyamazsın. Yolda çok bağırmışlığım vardırJ))) tabii ki yine beni eğitmek içindi.

Bir gece serum bağlıydı koluma.Eskiden bu plastik damar yolu yoktu. Kelebek dediğimiz ucu iğneli olan damar yolları vardı. Öyle yorgundum ki.Evde zaten serum yiyordum. Hastanede kalmaya vakit yok.Abim zaten hasta diyaliz hastasıydı bir an evvel iyi olmam lazımdı. Neyse gece uyumuşum ki bir o kadar da beni tembihledi sakın uyuma diye. Ama işte yorgunluk bir yandan da serum uyuya kalmışım.Sen iğne damar yolundan çık direkt etime bat. Allahım 1 litrelik serum olduğu gibi kolumdaydı. Kolumu tanıyamadım. Şişmiş davul gibi olmuş. Kalk dedi. Gerizekalı uyumuşsun. Sana ceza dedi bana masaj yapacaksın. Ağlaya ağlaya o kolumla masaj yaptım. Ama o zaman anlamamıştım. Cani dedim kolum şişmiş gelmiş kendini düşünüyor. Adam aslında serum dağılsın diye yapmış. Bazı canilikleri yok diyemem.Bu kadar zekayı hep yararlı şeylere kullanmazdı. Neyse ben iyilerinden bahsedeyim.

O zamanlar canımı sıkan bu oyunlar hep değişik bir öğretinin parçasıymış. En güzeli de ne biliyormusunuz. Bunları anlayabilmek. Ya hiç anlamasaydım. Geçmişimde küs olduğum her şeyle barışmalarımın eseridir. Çok şükür. Onu çok özlüyorum.Annemi hele daha çok. Bazen ikisiyle de dertleşiyorum. İkinizde benden ayrı ama aynı yerlerdesiniz. Gene kavga ediyormusunuz diyorum. Gene aynılar dipdibe. Annemle abim aynı mezarda. Birgün onlarla kavuşacağım güne kadar güzel anılarla dualarla öğrettikleriyle yaşamaya devam...





11 Nisan 2016 Pazartesi

İŞTE BENİM KIRMIZIMMM

Bugüne şöyle bir tanıtım yapayım yavv..

İnstagramda makyaj yapanları,Diyet yapan hesapları,kişisel gelişimcileri ve kitap okuyanları takip etmeyi çok seviyorum. İşte günlerden bir gün :))) böyle ona buna bakarken takip ettiğim hesaplardan birinde bu güzelimmmm kırmızıyı gördüm. İşte benim kırmızım aradığım kırmızı bulunmuştur..Çok kırmızı rujum var ama inanın istediğim değilmiş .Taakiii bunu görene kadar. Yapısı çok güzel.Önce ıslak geçişli rahatça sürüyorsunuz sonrasında kurudukça hem sabitleniyor hem de mat duruyor. Ve dudaktan çıkarmak içinse öyle ıslak mendille küt diye çıkar sanmayın bayağı bir kalıyor. Numarası 09 ben kırmızımı buldum. Darısı arayanların başına ;)


21 GÜN ŞEKER DETOKSU

Slmmmmm en güzel Pazartesiler bizlerin olsun :))

Valla bugün içim içime sığmıyor. Erkenden uyanmışım. Geç yattığım halde. Ailecek kahvaltımızı ettik. Güneş güzel gülen yüzünü bize gösterirken bir yandan da mis gibi hava ohhh sağlığımızda yerinde daha ne olsun binlerce şükür rabbime..

Bu aralar gerçekten hiç olmadığım kadar huzur doluyum. İnsan bazı kötü alışkanlıklarından vazgeçince sanırım hem huzurlu oluyor hem de seni negatif şeylerin beynini meşgul etmesine izin vermiyorsun.

Yine bir pazartesi yine bir karar aldım ve şekerden uzak durmaya karar verdim. 21 gün şeker detoksu yapıyorlar ya bende işte ondan yapmaya karar verdim. Bakalım nasıl olacak. Gerçi bakıyorum şeker kullanmıyorlar ama çoğu kilolu. İstisnalar kaideyi bozmaz. Sanırım sofrada kullanılan şekeri bırakmakla olmuyor bu kilo işleri maalesef ki. Bakalım bu 21 gün projelerine bayılıyorum. Ve gerçekten bilimsel olarak ta kanıtlanmış. Bence bir alışkanlığınızı değiştirmek için 21 gün modelini kullanın. Zararlı çıkmazsınız. Ama herzaman ki gibi iş 21 günü fire vermeden tamamlamakta. Hadi bakalım. Sizin de değiştirmek istediğiniz bir alışkanlığınız var mı? Varsa yorum olarak yazarmısınız. Belki yardımımız olur. Ya da sizin bana olur.


Hepinizine Güzel bir hafta diliyorum...

Yaz gelsin artık. Laf aramızda kışı hiç sevmem. Ben ilk bahar çocuğuyum. 1 Nisan :))

Takipte kalın..Hoşça kalın..

7 Nisan 2016 Perşembe

SAÇLARIMI NASIL KURTARDIM...

Slmmmm herkeseee 

Evet nasılız bakalım bugün...

Bunca berbat gelişmelerle dolu yurdum insanı kendini motive etmek için nelerle uğraşıyor acep...


 Herşey bir tarafa bugün hayatımda ilk defa bir arkadaştan saçlarım hakkında bir gelişmenin sonucu olarak ( Sen saçlarına ne yaptın son zamanlarda bayağı bir gelişme var demesi ) gerçekten çabalarımı boşa çıkmadığının ispatı gibi geldi. Ama zaten ben aynada gördüklerimden emin olduğum için bunu diyen arkadaşıma yaptıklarımı anlattım ona da yarayacağını düşünerek bildiklerimi süreçlerimi aktardım.Şöyle anlatayım. Ben doğal Allah yapısı olarak ince ve seyrek telli bir insan olarak dünyaya geldim. Saçları bol olan gür insanlar kadar şanslı değilim. Ki böyle olan arkadaşlar şükredin halinize. Ve böyle yaratıldığım halde çokta saçıma baktığımı söylenemezdi. Bir sürü boyalarla haşır neşir olmalar. Bir sürü yaşanılmış ruhsal çöküntüler stresler v.s. Saçıma daha da zarar verdi. Zaten Atalarımızın bir sözü var ve çokta doğru ( TIRNAK CEFADAN SAÇ SEFADAN UZAR). Aynen de öyle eğer ki çok stresli gamlı bir insansanız saçlarınızın yıpranması dökülmesi kaçınılmaz..

Şimdi ise düzenli olarak saçlarıma bakımlar yapıyorum. Kısacası kendime bakıyorum. Ben yaptığım bakımları eskiden arada aklıma eserse yapıyordum ama öğrendim ki düzenli bir şey yaparsan faydasını görürsün. Mesela düzenli ders çalışırsan, spor yaparsan, diyet yaparsan, öyle azim etmeden istikrar göstermeden meyve yemek olmaz. İşte bende seyrek saçlarım için bişeyler yapmaya karar vermiştim. En azından olanları kaybetmemek için. Yaptığım bakımlar etkisini gösterdi. Ve saçlarımda gözle görülür açıklıklar artık kapanmaya ve hatta küçük küçük bebek saçlarım gelmeye kuvvetlenmeye başladı. Bende uzunca bir müddettir kullandığım röfle hayatıma bir ara verdim bu dönemde ama sarışın olmayı seviyorum eee tabii eşimde sarışın halimi çok seviyor. Yine yaptırcam ama biraz daha zamanı var. Sanırım yazın tatile giderken azar azar yaptırmayı planlıyorum. Bu arada arkadaşlar mutlaka demir eksikliğinize baktırın ben yaklaşık 6 aydır demir eksikliği tedavisi görüyorum. Kahvaltıda mutlaka yumurta yiyin. Ve haftada en az 1 kere saçlara yağlarla bakım yapın.

Ve bol bol gülün eğlenin.Stresten uzak olmaya çalışın hatta en önemlisi kafaya tokadan başka hiç bir şey takmayın. Kafanıza takılanları Allaha havale edin. İşinizi olmuş bilin.

  


Üsteki 2 tanesi 18.12.2015 te çekilen  alttakilerde 18.03.2016 da çekilenler. 

4 Nisan 2016 Pazartesi

GÜN DOĞMADAN NELER DOĞAR...

Sevgili arkadaşlar...

Bugün nasılız bakalım. Bana sorarsanız vallahi bomba gibiyim. 

Sabah güzel bir haber aldık. Benim küçük cimcimemin kolu kaynamış haftaya alçıyı çıkıcak çok şükür ki bana göre en güzel pazartesi başlangıcıydı. 


Hepte söylerim herşeyin başı SAĞLIK. 


Bu arada iki kitap bitirdim. Biri SEMERKANT ( AMİN MAALOUF )  kitabı. Yazarın üslubunu çok beğendim ve gerçekten tarihsel anlatımlarla ve kurgusuyla akıcı bir şekilde gidiyor.Ömer Hayyam'ın yaşam öyküsünün yanı sıra, İran tarihine değinerek okuyucuya çok şey katmayı hedefleyen bir yazar tarafından yazıldığı çok açık görülüyor. Mutlaka okunması gereken kitaplardan biri olduğunu düşünüyorum. Yazarın ellerine,yüreğine sağlık.. 

Diğeri ise FREUND'UN KIZ KARDEŞİ ( GOCE SMİLEVSKİ ) kitabı. Çok enteresan geldi. Freund'un kardeşinin Kendisine olan hayranlığı aşk derecesinde bir sapkınlık diyebilirim. Ama nazi almanya'sında yaşadıkları, doğmamış çocuğunun duvardaki kanı ve kitapta 4 kız kardeşten Adolfina'nın anlatımlarıyla şekil alan kurgusu gayet sürükleyici. Adolfinanın çocuk özlemi ve yaşadıkları kardeşlik bağının giderek azalmış olması,hatta freund'un köpeğini bile kurtarırken kardeşlerinden hiç birini almayışı çok trajedi. Ama neden yaptığını anlatmaması biraz can sıkıcı. Özellikle nazi kamplarında yaşananlar beni çok üzdü. Ama yinede okumaya değer. Tarihsel içeriği olan bir roman. Tavsiye ederim. 


Bugünlük bu kadar ben kaçar. 

Takipte kalın,Hoşça kalın... 


3 Nisan 2016 Pazar

ŞAKA GİBİ DOĞUMGÜNÜ

Sevgili arkadaşlar slm hepinize...

Göstermiş olduğunuz yoğun ilgiden dolayı çok teşekkür ederim. Ben beni kimse sallamaz umursamaz diye düşünürken yazılarımdan etkilenen kişilerin nerdesin diye emailime gelen mesajlarıyla vay be dedim demek ki yazmayı bırakmamam gerekiyormuş.Beni de bu blog camiiyasında önemseyenler varmış dedim. Ve gerçekten çok mutlu oldum. Hepinize tek tek teşekkür ederim.

Evet sizlere yazamadığım zamanlarda ikocan ne yaptı acaba ?  Açıkçası çok yoğun zamanlar geçirdim. Malum ders çalışmalarım sıklaştı işyerinde yoğun bir hava içerisindeyim. Ve ne yazık ki ülkemizde olan can sıkıcı olaylar yüzünden biraz olsun kabuğuma çekildim. Maalesef ki onca acıya rağmen hepimizin tecrübe ederek öğrendiğimiz 3 kelime oluyor. HAYAT DEVAM EDİYOR... Evet ediyor yine patlama yaşanan yerlerde ufak ufak gezmeye başlıyoruz. yavaş yavaş metroya biniyoruz. Aslında ölümden gerçekten bir korkum yok ama sevdiklerimden ayrılmak olmasa. En acısı da bu değil mi? Ben en çok bana muhtaçlığı olan yavrumu bensiz bırakırım korkusu herkes gibi.. Bunları yaşarken işte yazmak aslında içimden gelse de elim varmadı. Sonra küçük bir kaza atlattık. Benim küçük kızımın kolu kırıldı. Allahtan kolay kaynayacak bir yerden kırıldı. Tabii ki çok üzüldük. Eşimde bende bu konuda hiç tecrübemiz olmadığından acemice yaşadık. Aslında çocuk bu olabiliyor ama işte gel gör ki bizim gözümüzün bebeği olduğu için onun canı yanarken benim ki daha fazla yandı. Ama neyi öğrendim ben büyümüşüm ya. Fakat benim kızımı dirençsiz sanardım. Gözümde o kadar pamuklara sarmışım ki bu olayda onun ne kadar yaşına göre olgun acılara dirençli olduğunu gördüm. dediklerimize harfiyen uydu. okula gidip gelir hale geldi. Ve öyle akıllı ki nazarlardan saklasın. Anne ben kendime ne yaptım dedi. Ben ise hemen ne iyi gelir neler yapmalıyı mı araştırmalar. Paça çorbası bile yaptım. haşlamalar etler mercimekler ve aklınızda bulunsun en iyisi paça çorbası ve jelibon :) çok komik ama jelibon çok iyi geliyormuş.

ilk 3 gün havada gezdirdiğimiz elimizde hep bir şişlikle karşılaştık. 4. gün götürdük yine hastaneye eli aşağı indirmişsiniz dedi ya arkadaş çocuk uyurken bile elini indirmedi. Neyse söyleyen doktor arkadaş bize lütfedip buz tedavisi yapmamızı önerdi. Kırık ödem yaparmış ve başından söylemeleri lazımdı buz tedavisinin yapılmasını. Neyse umarım bu yazım çoğu benle aynı şeyleri yaşayanlara rehber olur inşallah. Ağrımız çok olur dediler ama çok şükür hiç ağrımız olmadı ilk alçıya alındığı gün yaşadık oda geçti. Şimdi tek derdimiz kaşıntı. Kimileri kaşıntı için alçı dese de kimisi de geçiyor iyileşiyor diyor. Her neyse bu da bir sınavdı ve çok şükür atlatmak üzereyiz. ve hiç isyan etmedim ve hep şükür ederek geçirdim. Tabii bu arada derslerden geri kaldı napıcaz derken okul watsup grubunda öğretmene özel ders için soru sorulduğunu okudum tabii hemen öğretmenimize watsuptan yazarsın. haftada 2 saat aylık belli bir ücret karşılığında olsun kızımdan önemlimi hemen dedim büşracım bizede gel. derslerden geri kalma işinide hallettik. Allahtan öğretmeni erkekti bu öğretmende yeni gelmişti. ortalama 1 ay olmuş. Gencecik bıcır bıcır bir kızcağız. Rabbim o kadar denk getiriyor ki hep derim şükür ettikçe şükür edecek şeyler çoğalır diye. Boşuna söylenmemiş bu söz...

Bunun yanı sıra cuma günü doğum günümdü. Valla bu sene enteresan girdik. :))) sabah mahmurluğu otobüse bindim. Allahım akbili basıyorum basıyorum çalışmıyor 2 saniye sonra DOĞUM GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN demez mi biyonik kadın ben şok ve utandım :))) bütün otobüs öğrendi ya. Tüm gün bedavaymış bana bak hele bak. Güzel bir uygulama. Burdan İETT ye bolca teşekkür ederim. Ofise geldim.Bilgisayarımı açtım klasik. Anaaammm Google pastalarla yazılmış dedim herhalde önemli birinin doğumgünü mousela üstüne gittim bir de ne göreyim DOĞUM GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN İLKNUR yazıyor. Aaaa yok artık dedim Google nerden biliyor 1 nisan diye bana şakamı yapıyorlar acaba dedim. Otobüste düşünmedim değil ilk anda düşünseniz makine kutluyor şoför pasta çıkarıyor yolcular alkışlıyor falan hoş olmaz mı :))) biz buna akbil too doğumgünü diyoruz :)))) meğersen Google+ ya üye olduğum için ve benim şifre ile girdiğim Google açık olduğu için gördüm. oturumu kapatınca görünmüyor. Sonra arkadaşlarım facebook kutlaması yeğenlerim videolar çekip yollamış birisi sabahtan duygu yüklü mesaj atmış. İnsan ne kadar da olsa duygulanıyor sevildiğini bilmek çok güzel bir duygu. Ardından arkadaşlarım eve gelip sürpriz yaptılar. Eşime gelince garibim ne yapacağını şaşırdı geceden kutlamalara başladı zaten. müzik paylaşmalar mı dersin iyi ki varlar iyi ki tanımışım hepsini. iyi ki hayatımdalar. O kadar güzel insanlar biriktirmişim ki. Hiçbir hediye yerini alamaz. Tabii ki benim için en önemlisi kızımın kolu. Hepsinin sağlığı.

Ve yeni yaşıma ne güzel sürpriz ve sınavlarla girdim. Hayatta herşey ama herşey sınav değilmi? aldığımız nefesten tutunda aklımızdan geçen düşüncelere kadar. Tekrar Rabbime şükür ederim. Elim tutuyor ayağım tutuyor. Sevdiklerim yanımda küçücük şeylerle mutlu olmasını biliyoruz. Evimizde herşeye rağmen kahkahamız eksik olmuyor rabbimde eksik etmesin. Kendimizle oturup dalgada geçiyoruz. gülüp eğlenecek bir çok bahane buluyoruz. Sarılmak için beklemiyoruz. Haa bu arada bu kol kırılma mevzusunda öğrendiğim bir şey daha oldu. Eşimle ben her acımızda her sınavımızda dahada birbirmize yakınlaşıyoruz. Gerçekten aile olmuşuz ki yaralarımızı beraber sarıyoruz. ikimizin can parçası mevzu bahis olunca ikimiz dört elimizle sarılıyoruz. Önemli olanda bu zaten.

Tek üzüldüğüm bu son zamanlarda annemin olmayışı. Kendi kendime geceleri kızım için koluna bakmaya uyandığım her saatte düşündüm. Annemle konuştum. Anne dedim senin üzerine titrediğin o küçük kız o kadar büyüdü ki nelere göğüs geriyor. Aklına gelirmiydi ilknurun oturup terbiyeli paça çorbası yapacağı :))) vallahi yaptım gerçi derdin ya sen istersen TEKEDEN süt çıkarırsın diye unutmuşum bu sözünü. Eskiden kendime bu kadar güvenmezdim. Ama artık gerçekten neler yapabildiğimi gördükçe kendime olan güvenim yerine geldi. Rabbime binlerce şükür. Kendi kendime çok şeyin üstesinden gelmeyi becerebildiğimi gördükçe daha da güçlendim. Evet yeni yaşım bana böyle geldi hoşgeldi.Her yaşın kendine özgü güzellikleri var. Yaşlanmak kimse istemez genelde. Ama kimse genç kalamayacak. Herkes mutlaka bu merdivenleri tırmanacak. Kimse şimdi bulunduğu yaşında saymayacak. Önemli olan geride ne kadar güzellikler biriktirdiğin. O zaman inanın korkacak bir şey olmayacak. yaşlanmaktan korkmanın en büyük nedeni ölüm korkusu çünkü. Eğer verilecek büyük hesapların yoksa. Ve ardında Allahın kurallarına uygun bir ömür geçirdiysen ve musalla taşına yattığında senden herkes gönülden ağızdan değil ama gerçekten gönülden helalleştiyse tek korkun sevdiklerini kalan zamanlarında yalnız bırakmak olur. Yoksa diğer tarafta yine buluşacağız.

Evet kısaca Hayat Devam Ediyor. O yüzden kimse umudunu yitirmesin. Bakın insanlar yine sokaklarda. Yine alışverişte. Herşey kaldığı yerden devam etmekte. Ama lütfen olanları unutmayalım körü körüne. Benim canımı en çok acıtanda ölen şehitlerimizi unutmaları insanların. Hiç uğruna gidiyorlarmış gibi geliyor. Anaları babaları kadar kimsenin canı yanmaz tabii ki. Artık herkes eceliyle yaşlanarak ölsün. Kör kurşunla değil, Dayak yiyerek değil, Savaşarak değil. Umarım anlatabilmişimdir. Yaz gelirken güneş yavaş yavaş ülkemize yüzünü gösterirken artık karanlıklar aydınlığa dönsün. Artık güzel konulardan bahsedelim. Ne bilim mesela abuk subuk dedikodular yapalım. Ciddi konuları gerçekten konuşmayalım.Olup ta konuşmamak değil ama olmayıp ta konuşmamak demek istediğim. Ben işte pastamı üflerken gözümü yumumup bunları diledim.

Kendinize iyi bakın. Bir daha merakta bırakmayacağım.Tüm mesaj atanlara teşekkürler tekrar. Herşey gönlünüzce olsun.

Takipte kalın..Hoşça kalın..

#EVDEKAL

         Uzun zaman aradan sonra merhabalar.   Umarım hepiniz sağlığınız ve sevdiklerinizin sağlığı iyi durumdadır.  Hepimizinde olduğu ...