24 Kasım 2015 Salı

24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN...

   

  Bugün 24 kasım 2015 öğretmenler günü. Aslında öğretmen sevgisini bir güne sığdırmak bize yazmayı okumayı hayatımız için geleceğimiz için yararlı adımları öğreten öğretmenlerimizi sadece bir gün anmak ne kadar doğru tartışılır.

             Herşey bir yana tabii ki onların emekleri ödenmez. Düşünsenize bizler evlerde bir tane çocuğa ders çalıştırırken bile çileden çıkarken onlar belki 20 belki 40 çocuğa aynı anda sabırla metanetle azimle birşeyler öğretebilme çabasındalar..

            Hepsine teker teker teşekkür etsek az. Sevgimizi nasıl belli etsek bilemedim. Sadece bir şiir eklemek istedim.

            Nice güzel emeklerinizin karşılığını görmeniz ve hiç unutulmamanız dileğiyle.

                                            Öğretmenler gününüz kutlu olsun...

20 Kasım 2015 Cuma

The Secret SIR ( TÜRKÇE Dublaj ) MUTLAKA İZLEYİN..

Hayırlı Cumalar...



 Günlerin en hayırlısı en makbule geçeninden güzel bir günaydın herkese.



                  Umarım bugün ettiğimiz dualar,dilediğimizi dilekler ettiğimiz tövbeler kabul olur.
Allah herşeyin hayırlısını versin. Duanında, Dileğinde içimizden geçirdiğimiz niyetinde..
                 
                   Kendimi bildim bileli hep hayırlısı demişimdir. Bazen isteklerimiz gerçekleşmediğinde hayıflanırız.Aslında yapmamak gerek ama işte neticede insanız. Dün akşam bloglarda dolaşırken bir arkadaşımın bir kitap okudum hayatım değişti diye bir yazısına denk geldim.
                  Açıkçası tabii ki çoook meraklı biri olarak kitap hangisiymiş ve nasıl değiştirmiş diye yazıyı okumaya devam ettim. Sevgili blogger arkadaşım gerçekten güzel anlatmış başından geçen olayları sizinde okumanızı isterim.
                  Kitaptan aldığı dersle bir anda işinden ayrılıyor ve evrene ben işsizim bana benim istediğim gibi bir iş gönder mesajı yolluyor. Şimdi bakın ben yaklaşık iki yıl boyunca yaşam koçuna gittim.Kendisiyle iyi ki tanışmışım. Ve hala görüştüğüm çok sevdiğim bir dostum oldu. Hayatım boyunca çocukluğumdan bu yana bir sürü sıkıntı yaşadım. Burda anlatmaya kalksam bilgisayardan bizim köye yol olur. Kısaca geçmek istiyorum. Dediğim gibi bir yol ayrımı yaşadım ve psikolog yada psikiyatr yerine yaşam koçunu denemeye karar verdim.
                Haftada bir seansa gidiyordum ve bana bir takım yapmam gereken ödevler veriyordu. Ve inanın bana birisi sizi yönlendirdiğinde ama doğru bir şekilde ve siz buna uyduğunuzda harfiyen yaptığınızda  gerçekten birşeyler değişiyor. oldum olası kişisel gelişim kitaplarını sevmişimdir. O sıralarda bayağı bir kitap okudum. Nuray sayarıdan tutunda loise hay 'e uğur koşar'dan aret vartanyan'a, Aşkım kapışmak bunlar şuanda aklıma gelenler. The secret  mesela beni en çok etkileyen kitaplardan olmuştur. İçimde yaşadıklarımı hayatımı tanıştığım insanları sorgulamaya başladım. Nedenlerini,niçinlerini bulmaya başladım.

               Ve kendime göre harmanladığım detay şu oldu. Bana göre tanıştığımız insanlar tesadüf eseri hayatımıza girmiyor. Yaşadığımız olaylar tesedüfen kader olarak yaşanmıyor. Evt bir takım seçimler yapıyoruz.Yol ayrımları geçiriyoruz. İrademizle bir takım işler yapıyoruz.Ve bunun sonuçlarını yaşıyoruz. Bazı insanlar yaşadıklarını herşeyiyle kadere bağlıyor. Ben seçimlerden sonra yaşıdıklarımızı kadere bağlıyorum. Her an sınav içerisindeyiz. Bazen güzel şeyler yaşıyoruz ama şükür etmiyoruz. Ama kötü birşey yaşadığımız anda hemen isyan etmeyi ezber ediniyoruz.
              İşte benim sınavım taaa çocukluğumda başladı.Fakat yaşam koçuyla tanışıp kafamdaki aradığım soruların cevabını öğrenene kadar bir sürü sıkıntı çektim. Belki bir gün anlatırım. Artık biliyorum ki insan her an farkındalıklar yaşıyoruz. Yaşadığı bu farkındalıkları doğru anlamayı becerirse yani olgunlaşırsa anlarsa doğru şekilde davranıp herşeyi kendi lehine çevirebileceğini görür. Düşünsenize devamlı aldığı mükafatları beğenmeyen devamlı bir isyan içerisinde yada aldığı mükafatın mutluluğun bile farkına varmayan birine bişeyler vermek istermisiniz. Bence doğru istemeyi bilmemiz gerekiyor.
             İstediğimiz şeylerin bile bizim için yararı varmı sonucu nasıl olur bile demeden delicesine allahım bu olsun bu olsun diye diretiyoruz. Aynı görmemiş bir çocuğun deli gibi yolda yada bakkalda bir şey görüp annesinin başının etini yemesi gibi.Ama allah bizim için neyin doğru neyin yanlış olduğunu biliyor. Yada neyin doğru zamanda olması gerektiğini. En önemlisi de ne biliyormusunuz. Teslimiyet... Allaha bir şey havale ediyorsunuz. Fakat güvenmiyormuş gibi kendinizi halletmeye çalışıyorsunuz. Allaha havale ettiysen eninde sonunda ama doğru zamanda olmuş bil. Gönülden inan. Bazen hepiniz yaşamışsınızdır. Bişeyleri bıraktığınız anda bir anda yani hiç beklemediğiniz umudunuzu kestiğiniz hatta unuttuğunuz anda gerçekleşir. İşte teslimiyet böyle birşey..
             Özetlemek gerekirse; Farkına varmak ,Allaha koşulsuz gözü kapalı teslim olmak, ve en önemlisi hayatta tanıştığımız insanlardan tutunda yaşadığınız hatta genlerinize varasıya kadar bir muhteşem bir filmin içinde olduğumuzu unutmamak gerekir. Burda bizim için önemli olan tek şey rollerimizi iyi taşımak ve gerçekten iyi şeyler yapmak. Kuran okumasakta namaz kılmasakta hiç önemli değil. Sadece ve sadece insanlık için iyi işler yapsan bile yeter.
            Bizi yaratan allaha sonsuz şükürler olsun ki. Kendimin farkındayım niçin burda olduğumu biliyorum. Hadi sizde bir dönüp farkındalıklarınızı bulmaya ve çevrenizdeki herşeyi anlamaya çalışınç Bakmayın görünnn.

           Takipte kalın. Hoşça kalın....

19 Kasım 2015 Perşembe

Ben bu işi seviyorum ya.



Slm millletttt ...


             Uzun zaman oldu desem değil kısa sürdü desem değil herneyse özlemişim yazmayı.
Bir kaç gündür yoğundum sizleri ihmal ettim biliyorum.Özürrrr.
             Malum hem ev kadını,hem işkadını , hem üniversite öğrenci ve en önemli bir anne olarak malum yoğundu günlerim. Yazmayı ihmal edebiliyor insan. Eeee görüşmeyeli nasılız? Bugün perşembe haftasonuna az kaldı.
           Bugün ki yazımda size Sosyal medyada kendime arınma diyeti verdiğimden bahsedeceğim. yaklaşık 1 kasımdan bu yana facebooku dondurdum.instagramımı değiştirdim. Diyeceksiniz ki neden yaptın. Bakalım facebooksuz hayat nasılmış.
           Valla ilk başlarda zorlandım.İnsanın malum elleri gidiyor.Bişeylerden uzak kaldığımı düşündüm.Sanki çocuğunu büyütürken çok yoğun çalışırsında onun büyüme süreçlerini kaçırırsın ya hehh işte onun gibi bir şey hissettim.. Ama sonra alışmaya başladım. Beynim bana eskiden facebookmu vardı. Başka şeylerle uğraş demeye başladı. Ve inan insan sosyal medyadan kendini çekince hayatı bir başka değişiyor. Sonra ne anladım. Eve geldiğimde zamanımın büyük bir kısmını kim ne yapmış ne demiş nerelere gitmiş. Diye beni ilgilendirmeyen şeylerle vaktimi harcamışım. Kitap zaten okuyorum. Ama daha çok okumaya başladım. Evimin işini erkenden bitirip çocuğumla beraber üniversitenin derslerine aklım başka yerlerde kalmadan daha motive bir şekilde çalışmaya başladım.

          Evet maalesef ki sosyal medya hayatımızın en önemli unsurunu bizden çalan boş bir dünya aslında. doğru kullanıldığı takdirde yararlı ama zamanımızı en çok alan yer olduğunda zararlı.Bence herkesin denemesi gereken bir deneyim.Hala kapalı şuanda inanın çok fazla eksikliğini hissetmiyorum. Ve dün eve giderken müzikle düşünüyordum. Herzaman ki gibi:))) İnsanlar birbirlerini yüzyüze görmüyorlar ve buluşmak görüşmek için facebook yüzünden görüşüyorum nasıl olsa diye çaba sarfetmiyorlar.

          Evet sizede yararı olabileceğini düşündüğüm bir deneyim bence... Önümüzdeki günlerde herşeyden bahsedeceğim.Kitap yorumları,Ürün denemeleri kozmetik güzellik spor diyet hemen hemen herşeyi masaya yatırcaz.

           Takipte kalın.Hoşça kalın...

16 Kasım 2015 Pazartesi

Pazartesi Sendromu Da neymiş pehhhh.



İyi haftalar arkadaşlar..

             Bir tutturmuşuz Pazartesi sendromu. Nedir ya En nihayetinde garibim o da günlerden bir gün. He diyeceksiniz ki alışıyoruz tatilde yan gelip yatmaya hemen kolaya rahata hoppp alışıyoruz işe gelmek zor geliyor.

             Kendinize göre haklılık payınız var.Peki ne yapmalı diyenlere bugün ki yazım. Öncelikle bir silkelenin.. Bugün hafta başı haftaya nasıl başlarsak öyle gider. Çok ta kasmayın işler de yetişir herşey yetişir. Ya olduğu kadar ,olmadığı kader :)) Bunun yanı sıra alın işe geldiniz alın çayınızı kahvenizi hangisini seviyorsanız. ohhh mis geçin bilgisayarın başına yada yapmanız gereken sektörel olarak ne işi yapıyorsanız onun başına bir mola ile başlayın. Ayılın yani. Her hafta yaşadığımız tempo değil mi? evet neden sendroma girelim ki. Dimi ama..

           Kendinize program yapın.Acil yapılacaklar ile başlayıp önem sırasına göre tüm gününüzü planlayın. Ve mutlaka programa uymaya özen gösterelim.

           Herşeyi planlı programlı önem sırasına göre yaparsak hiç mi hiç sıkıntı yaşamaz. Böylelikle haftalık temponuzada alışmış oluruz.

          Hayat kısa sendroma mendroma girmeye gerek yok. Bence en başta uyandığımız ve güne hatta yeni bir haftaya başladığımız için şükür edelim. Herzaman dediğim gibi elimizdekilerin kıymetini bilip. olanlarla mutlu olalım.Tabii ki aksilikler olacak,tabii ki eksiklikler çıkacak. Ama bunlar işin tadı tuzu herşey mükemmel olsaydı hiçbir sıkıntı yaşamadan telaş etmeden stres olmadan herşey hooop diye olsaydı hayatta sanırım herşey sıkıcı olur rutine bağlardı.

         Varsın bazı şeyler yetişmesin. Varsın istediğimiz herşey anında olmasın.İşin cafcaflı tarafı ona ulaşmakta onu beklemekte bazı erdemleri kazanabilmek için sınav vermekte..

          Hadi bakalım yeni hafta,yeni işler,yeni umutlar,yeni gülmeler olsun. Bu hafta güzel şeyler olsun...Kötü haberler almayalım. #terörülanetliyoruz...

Takipte kalın.Hoşça kalın...


13 Kasım 2015 Cuma

Hayat Devam Ediyor...



Hayırlı Cumalar Herkese..

              Cuma günleri biraz karışık olur duygularım. Hissettiklerim ne mutluluktur. Ne de üzüntüdür. İçim acır.boğazımda bir düğümle kalbimde bir yumru ile uyanırım.

              Bugün içinizi karartmak istemiyorum. Sadece Bir cuma günü annemden ayrıldığım toprağa verdiğim için bu günün içsel karışıklığı bendeki. İlerleyen saatlerde normale dönerim.

              Sevdiklerimizi kaybetmeye alışırmı sizce insan ? Maalesef ki acı gerçek alışıyoruz. Daha doğrusu HAYAT DEVAM EDİYOR. Gerçekten öğrendiğimiz hatta her sıkıntıda bile hayatta kaldıysak en çok güç veren arkasına gölgesine sığındığımız üç köklü ağaç gibidir. Hayat Devam Ediyor. Bazen ne düşünüyorum biliyormusunuz fazla sevmemek lazım, fazla alışmamak lazım,sonra bir bakıyorsun kayıp gidiyor elinizden...
            Diyeceksin ki madem bu kadar etkiliyor ölüm insanı peki nasıl yaşayabiliyor insan. Ölenle ölünmez azizim... Yeniden kendine başlangıçlar yaparsın. yeniden tutunacak dal ararsın.. Sebepler yaratırsın yaşamaya.. Herşey o kadar uğraştırıcı hale gelirki Rabbim sadece senin için karıştırır ki hayatı çözerken acından uzaklaşırsın. Matematiği hayatının heryerinde yaşarsın.Ben annemin ölümünde nasıl ayakta kalacağımı bilemeyeceğimi sanardım. herşeyimi annem yapardı. Evin küçük kızıydım çocuğum olmasına rağmen. ev hanımlığını pek yapmazdım.Çocuğumla ilgilenir,derslerini yaptırır temel düzenini yaratır diğer yemekmiş v.s. işleri annem yapardı. Temizliği haftasonu ben yapardım. ütü v.s. ben yapardım. Ama açıkçası bunlardan ziyade her karar alacağımda anneme sormadan açıkçası birşey yapamazdım.. Resmen bağımlıydım..Bağımlılık ile ilgili başka zaman geniş çapta bir yazı yazıcam fakat konuyu saptırmadan devam edeyim. Dedim ya bağımlıydım diye. Annemsiz asla bir şey yapamazdım. Ama ne gerekiyor hayatta biliyormusunuz öncelikle insanın kendi ayakları üzerinde durması gerekiyor..Ve hayat bunu bir şekilde öğretiyor. Göründüğüm gibi anakuzusu da değilim. Öyle pamuklar içinde bir hayat sürmedim. çocukluğumdan bu yana bir çok sıkıntı yaşadım. Ama çok şükür ki allah gerçekten insana dayanılmayacak acı vermiyor.Hele ki ölüm acısı zor olsada zaman geçiriyor. Dedim ya hayat devam ediyor. İşte ben alışık olmadığım diğer sorumluluklarla uğraşmakla onlar boğuşmakla o zaman geçti. Zaman geçince nasıl oluyorsunuz biliyormusunuz böyle 1 sene ölen insanı şaka yaptığını sanki bir yerden çıkıp geleceğine kendinizi inandırıyorsunuz. Sonra zaman geçiyor ve o kişinin gelmeyeceğini kabul edip yolla başka taraftan devam ediyorsunuz. Bu sefer öldüğünü kabul etmiyoruz. Bana göre ki bence doğru olan bu ölünce gerçek dünyada kavuşacağımız için mekan değiştirdiğini kabul etmek.

            Evet bundan sonra kabullenmeleri bitirdikten sonra sadece yanında olmadığı ve görmesini istediğiniz şeylerde birlikte olamamanın verdiği içsel üzüntü yanınızda hep çanta gibi taşıyorsunuz..
            Bazen annem gibi giyinmiş onun boylarında, onun yürümesine benzeyen baş örtüsünü onun gibi bağlamış bir teyze gördüğümde durup böyle onun geçisini seyrederim. Onun olmadığını adım gibi bilsemde sadece özlemden kaynaklı iç geçiririm. Kadın deseki kızım manyakmısın ne bakıyorsun..Haklı..

            Neyse biliyorum içiniz sıkıldı.. :))) Sıkmayın.. Sadece herşey yoluna giriyor.. Allah sizlere hayata devam edebilmeniz için bir sürü karışıklık çıkarıyor. Bir yandan sizi üzerken üzülüp yoluna devam etsin unutsun acısı dinsin kulum der ve sebepler sunar. Rabbimde bize kıyamaz işte...

            Evet ne diyoruz bugün Hayat Devam Ediyor. Ve napıyoruz.. Yine uyandık çooook şükür ki. Elimizde olanlara.. Bize verdiklerine,Aldıklarına vereceklerine Herşeye...


            Hayırlı cumalar.. Takipte kalın.Hoşça kalın...                                                                                      

12 Kasım 2015 Perşembe

ve kitap biter.. Mutluluk kulübü



...
Her şükür bir  Umut,
Her umut da içinde Sevgi barındırıyor.
Gerçek sevgi ise ,
Hesapsız,Pazarlıksız,
Sonuca hükmetmeyen,
Olana razı bir teslimiyet doğuruyor.
Yeşertmek,
Büyütmek,
Bakmak,
Saklamak,
İçimize saklanmış MUTLULUĞU bulmak ve paylaşmak ise bize düşüyor...


 Satırlarıma kitaptan alıntı yaparak başlamak istedim. Özetlemek gerekirse kitap kişisel gelişim için çok faydalı olduğunu düşündüğüm bir yapıt olmuş.

 Ne öğrendin diyenleri duyar gibiyim. Hay hay hemen anlatayım. Kısa bir sentez yaparsak Kitap Mutluluğu arayıp durduğumuzu fakat herkesin bir isyanda olduğunu bir türlü bulamadığını, hep yanlış yerlerde aradığından bahsediyor. Bunun yanı sıra kendimizle alakalı öğrenmemiz gereken kendimizde çözmemiz gereken duygu ve düşünceleri özgürleştirip kendimizi affedip öfkelerimizden kurtulup daha doğrusu bütün yüklerimizden kurtulup ruhumuzu,beynizimi fiziksel bedenizimizi arıdırıp kalan kişiliğimizi özgürleştirdikten sonra mutluluğun ne olduğunu bulabileceğimizi anlatmaya çalışıyor. Aslında mutluluk herkesin içinde saklı. Bunu ortaya çıkarmak için endişelerden,korkulardan,kompleklerden,kıskançlıklardan,öfkelerden,kısacası tüm egoyu bir kenara atarak sadeleşerek yapabiliriz. 

Bana soracak olursanız haklılık payı çok yüksek. Ayrıca kitapta dün bugün ve yarın olacaklar için söylediğimiz her sözün bir şekilde yaşayacağımızı bir şekilde deneyimleyeceğimizden  de bahsediyor.Gülme komşuna gelir başına. Kınama kınadığını yaşamadan gitmezsin bu dünyadan. Hepimiz biliyoruz tabii ki ama önyarıglarımızla egomuzla hoooop ağzımızdan çıkıveriyor takkk evrene mesaj gitti bile. 


 Benim nacizane fikrim. Mutluluk yaşadığın an'da, Çık dışarı iki saniye gözünü kapa yüzüne vuran o rüzgarı hisset ve şükret. yaşadığını hissedeceksin. hergün uyuyoruz ve sabah yeni umutlarla yeni heyecanlarla yeni bir güne uyanıyoruz. ya uyanamayanlar onlar için nefes almak hayal kurmak kurduklara hayale ulaşmak için çoktan şansları yok artık. O yüzden ne yapıyoruz. Sabah gözümüzü yeni güne açınca ne olursa olsun şükrediyoruz. Şükrettikçe şükür edecek şeyler çoğalıyor derler ve doğruda derler. Sizi bilmem ama ben mutluyum diyebilirim. Birbirimizi sevdiğimiz bir hayat arkadaşım, Dünyalar tatlısı bir kızım ve hepimizin öncelikle sağlığı yerinde evimiz bizim olmasada onun parasını çıkarabileceğim bir işim var.Daha ne olsun. Hayatta büyük beklentiler insanı mutsuz eder küçük mutluluklarınızı heybenizde biriktirin. Birde yardım edebileceğiniz bir sürü sevdikleriniz ve sizi sevenler olsun hayatınızda. 


Hadi hayatınıza nefes aldığınız için bir Şükürle yeniden merhaba diyin. 
Takipte kalın. Hoşça kalın...

Ellie Goulding - How Long Will I Love You

bayıldımmm.


uzun uzun yollar gittim. Döndüm bloga yazmaya..





 Evet slm herkese.. Biliyorum uzun zamandır kayıp oldum.Sosyal alem böyle işte.. Bir bıraktın mı? herkes kaçar takip etmez. Silinir Gidersin.Neyse neyse sitem etmeyi bırakıyorum.Aslında kendime kızıyorum da işte. 

      Bu uzun zaman zarfında aslında bir sürü gelişme oldu hayatımda. Kısaca özetlemek gerekirse. iki tane yeğen evlendirdim. Bir de kendimi evlendirdim. :))) sanırım haklı yere ayrı kalmışız.Bu arada bayağı yeni yeni tecrübeler edindim. Biliyorum paylaşmam için sabırsızlanıyorsunuz. hadi başlayalım o zaman.Aşağıdaki satırlarla yazımı takip edin.

     Uzun yıllardır hayatımda yaptığım hevesle aldığım her şeyi yarım bırakmakla ünlüyümdür aile ve sevdiklerim arasında :) sanırım blog danda anlaşılacağı üzere... çaktınız köfteyi. Bunun için kendime artık bir dur dedim. Düşünsenize kitap alıyorsun yarım bırakıyorsun. İlaç alıyorsun yarım bırakıyorsun.Bende kendime söz verdim ki söz verdim mi iki elim kanda da olsa yaparım. Böyle de bir huyum var. Tanıyanlar bilir.Dedim  ki bir düzen yarat kendine ve bırakma. İşe önce saçlarımla başladım. Doğuştan seyrek bir saç yapım var. genetik işte. Ne yaparsam yapayım yapısı ince telli ve seyrek değişmez.Fakat düşündüm taşındım içten destekle dıştan destekle en azından kalan saçlarımı kurtarmaya ve programıma burdan başlamaya karar verdim. Gittim bir demir ilacı aldım. her gün düzenli içmeye başladım. Sonra eczacı bir arkadaşımın bana verdiği saçlarımda kullandığım bir hergün sürüp yatıp ve ertesi günü sabahları yıkamam gereken bir ürün vermişti o kullanmış 10 gün bırakmış malum arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim. :))) bana verdi geri kalan kutudakileri hergün düzenli kullandım. ve inan  ki gerçekten saçları bırakın da hayatta bir şeyi düzenli yapınca bir faydasını görüyorsunuz. Bu ne olursa olsun. yazmak olsun. çizmek olsun. her şey için geçerli. Ve bu sayede hergün düzenli birşeyler yapmaya başladım. 

    Bakın aslında rabbim bize tüyoyu vermiş. Her gün 5 vakit düzenli namaz kılabilen bir müslüman sanırım her şeyi düzenli yapabilir.Her şey yavaş yavaş. bunları yaparken alıştırdım ya. Evde özenle aldığım maskelerim vardı. Onlar içinde bir gün sıralaması yaptım. kırtasiyeden küçük renkli steakerlardan aldım.üzerlerine günlerini yapıştırdım. o gün gelince hadi kalk ve maskeni yap diyorum.Ve just do it. şimdi yapmazsan sonrasında aklın başından gidiyor ve unutuyorum. Şimdilik öğrendiklerim bunlar. sırayla dedim ya. 95 adet yeni kitabım var. okudukça sizlerle yorumlarınıda paylaşıcam. Şuanda okudum MUTLULUK KULÜBÜ güzel bir kişisel gelişim kitabı akıcı ve iyi gidiyor. Şiddetle tavsiye ederim. Bundan sonra yeni yazılarım olacak. Düzene gireceğiz. Beğendiyseniz ve neleri kullandığımı merak eden varsa yorum bırakırsa sevinirim. 

Takipte kalın.Hoşça kalın...

#EVDEKAL

         Uzun zaman aradan sonra merhabalar.   Umarım hepiniz sağlığınız ve sevdiklerinizin sağlığı iyi durumdadır.  Hepimizinde olduğu ...